Eğitim uzmanları, eğitimde etken olan faktörleri sayarken,
kalıtımın
%50,
öğretmen kalitesinin ise
%30 oranında öne çıktığını; akıllı tahta, tablet gibi
teknik donanımların rolünün ise
%1 olduğunu ifade etmekte, geri kalan
%19 luk bölümün de 25 değişik faktörden oluştuğunu belirtmektedirler.
Bu gerçeğe rağmen eğitimle ilgili tedbirler düşünülürken
öğretmen faktörü gözardı edilmekte, belki de kolaycılığa kaçılarak, ya %1 i oluşturan teknik donanıma öncelik verilmekte ya da hiç de etkin olmayan diğer etkenler üzerinde tartışılıp zaman ve enerji yitirilmektedir. Oysa değiştiremeyeceğimiz kalıtımsal şartları bir yana bırakırsak %30 luk en büyük oranı oluşturan
öğretmen kalitesi ele alınarak, bu konuda neler yapılabileceği tartışılabilir. Çalışmalar öğretmen kalitesi ve öğretmenlik mesleği üzerinde yoğunlaştırılabilir. Bugün öğretmenlik
- Hiç değilse öğretmen olsun !sözünde ifadesini bulan
çaresizlikten edinilen bir meslek haline gelmiştir. Öğretmenlerimiz yeterli donanımdan yoksun, eğitimsiz ve çaresizce, kuralar çekilerek okullara gelişi güzel serpiştirilmektedir. Bu durumun mutlaka değiştirilmesi gerekir ve bunun için köklü tedbirlere başvurulmalıdır.
ÖNERİMİZ ŞUDUR:
Öğretmenlik sıradan bir meslek olmadığına göre, toplumumuzda ayrı bir "SINIF" olarak ele alınmalıdır. Öğretmen Sınıfı adında bir meslek sınıfı yaratılmalıdır. Bunun için:
- Önce yasal zemin hazırlanmalıdır.
- En parlak ve başarılı öğrenciler öğretmenliğe özendirilmelidir.
- Bir öğrenci bilmeli ki öğretmen olduğunda en iyi ücreti alacak ve maddi zorluklarla karşılaşmayacaktır.
- Öğretmenler askerlikten muaf olmalı
- Ülkenin her köşesinde mesleklerini rahatça sürdürebilecekleri fiziksel şartlarla buluşabilmeli,
- Kamu araç ve imkanlarından ayrıcalıklı olarak yarandırılmalıdır.
- Bir öğretmen valiye kaymakama değil bulunduğu yerin başöğretmenine karşı sorumlu olmalı ve sadece ona hesap vermelidir. Öğretmenler sadece öğretmenlik mesleğinden eğitim müfettişlerince denetlenmelidir.
- Akıl ve bilim tek rehberleri olmalı bağnazlığa asla düşmemelidir.
- Mesleki konuda yargılanacaklarında hukukçular yanında öğretmenlerin de bulunduğu mahkemeler görev yapmalıdır.
- Öğretmen çocuklarına öğretmenlik mesleği için öncelik tanınmalı, böylece atadan babadan öğretmen olan ailelerin oluşması sağlanmalıdır.
Diğer taraftan öğretmen olacak gençlerin fiziksel görünüşleri çok önemlidir. Öğrencilerin güzel ve yakışıklı öğretmenlerden daha çok etkilendikleri gerçeği göz önünde tutulmalıdır. Böylece oluşacak
Öğretmen Sınıfı toplumda ayrıcalıklı, saygın ve özenilen bir eğitim ordusu olarak toplumun kaderini etkileyecek topluma yön verecektir. Zaman içinde bu sınıf kendi öğretmenlerini, yüksek öğretmenlerini, üniversite hocalarını yetiştirecektir.
Öğretmen Sınıfı mensupları yaz tatillerinin önemli bir bölümünde sürekli eğitime tabi tutulmalı en yeni gelişmeleri izlemeli, sürekli olarak yeni bilgilerle donatılmalıdır. Bu meslek sınıfının, sağlanan ayrıcalıklar yanında bazı kısıtlamalara da tabi OLMASI zorunludur. Eğitim hayatında fazla mesai, ilave ders ücreti, ek ücret gibi konular asla olmamalıdır.
Bu meslek bir nevi askerlik gibi görülmelidir. Öğretmenler siyaset yapamamalı, milletvekili, bakan, müsteşar olamamalı, öğretmen tayinlerini, terfilerini yine öğretmen amirler yapmalı siyasi erk bu meslek sınıfına asla işlememelidir.
Öğretmenler bu mesleği seçtikten sonra bu meslekten ayrılamamalı hayatlarının hiçbir döneminde ticaret yapamamalıdır.
Büyük bir araştırma veya doktora tezi olabilecek bu konuda kısa bir yazının hacmi içinde ileri sürdüğümüz fikirler bir
ÜTOPYAgibi görülebilir. Öneriler havada uçuşuyor gibi gelebilir. İmtiyazsız sınıfsız bir toplum hedeflemişken oldukça imtiyazlı bir sınıf mı yaratacağız diyenler olacaktır. Ama eğitim durumumuz artık böyle gelmiş asla böyle gidemez haldedir.
2012 ders yılında 30 üniversitemizde talep yokluğundan fizik bölümlerinin kapatıldığı haberi kimsenin dikkatini çekmeden uçuşup gitmiştir. Matbaanın geç gelmiş olmasından duyduğumuz acıya benzer bir acıyı, uzun yıllar sonra, kapanan fizik bölümleri için hissedeceğiz. . İlerlemiş ülkeler durup bizi beklemedikleri gibi arayı sürekli açmakta ve bizim onlara yetişmemiz imkansızlaşmaktadır.
Başka ülkelerde benzerlerinin olup olmadığına bakmaksızın böyle bir projeyi başlatmalıyız. Bu konuda
- Yetkin hukukçularımız hukukî bir altyapıyı hazırlarken,
- Eğitim uzmanlarımız, üniversitelerimiz el ele vererek konuyu detaylarıyla incelemeli, programlar hazırlamalı,
- Konuyu kamuoyu ile paylaşarak halkın desteği sağlanmalı,
- Siyasetçileri ikna etmek için yoğun ve ısrarlı çalışmalar yürütülmelidir.
- Diğer yandan ekonomistler ve maliyeciler kaynak sorununu çözmeli, ülke imkanlarından eğitim için ne gerekiyorsa ayrılmalı, geriye kalan savunma, sağlık, ulaştırma v. s. için harcanmalıdır.
Bizim makul bir hızla ilerlemeye değil
sıçramaya ihtiyacımız vardır. Bu sıçramayı alışılmış yöntemlerle yapamıyacağımıza göre, mutlaka
sıra dışı fikirlere ve çılgın projelere ihtiyacımız vardır. Bu konularda yetişmiş bütün insanlarımız kolları sıvasın. Bu eğitim sorunumuza artık akıllı tahtadan, tabletten daha akıllı bir çözüm bulalım.