Bir başka akıl zorlayan husus terminolojinin değişmiş olması.
Teröriste
aktivist, teröre
savaş deniyor. Aktivist diyerek ,Terörist aklanıp paklanıyor, ayrıca, savaş iki resmî güç arasında cereyan edeceğine göre, terörist T.C ile eş düzey hale getiriliyor. Hatta ne eş düzeyi, şu ifadeyle T.C yenik duruma düşürülüyor:
”Savaşla alınan Hakkari yarın turizmin merkezi olursa fena mı olur! “ Bunu eşbaşkan buyuruyor. Hem de TV kameralarının önünde! Aman ne güzel olur Sayın Başkan. Bir lidere de istikbale işte böylesine umut ve iyimserlikle bakmak yaraşır. Hani ayrılık gibi bir fikriniz yoktu ama, daha ayrılmadan ülkenizin bir kısmını savaşla turizme tahsis edişiniz, ne kadar kendine özgü bir vatandaşlık anlayışı ! Yarın başka bir ili eğitime tahsis için, bir başkasını sağlığa tahsis için savaşıp almağa kalkarsanız, bu ne gıpta edilesi bir yurttaşlık gösterisidir ! Peki böyle konuşma cesaretini bizden almadığınıza göre nereden almaktasınız ? Yoksa bizden mi?
İç ve dış konjonktür uygun hale geldi, öyle mi ? Kendiliğinden gelmiştir. Hiç bir ülkenin yönetimi yurdundan savaşla il kopardığı iddiasındaki aktivistlere cesaret verir ve başarıları için şartları uygun hale getirir mi ?
Bu konunun iç karartıcılığından kurtulmak için, bari iç açıcı bir bahse yönelebilsek. Aranmaya gerek yok, karşımıza
AKİLLER çıkıyor.
Size Akil diyorlar. Değilim mi diyeceksiniz ! Kabulleniyorsunuz.
Halka barışın güzelliğini anlatın diyorlar. Siz anlatmayınca halkınız barışın güzelliğini nereden bilsin! Tutmasanız, halkınız çevresinde kim varsa saldıracak. İyi de savaş kötü dediniz, halkınız da “Allah razı olsun beğ, demek ki kötüymüş” dedi. Eeee, söz orada bitti. Başka ne anlatacaksınız ?
Barışla kastınız ne derlerse? Sulh-sükun sağlayacak bir dinginlik mi ? Yoksa bir süre sonra yeni ve daha büyük çatışmalara yol açacak geçici bir sessizlik mi ? Size bunlar anlatıldı mı? Halktan önce siz kani oldunuz mu
Savaşla il aldık diyenler, silahlarıyla gidiyorlar, kuzu kuzu. Ne vaat edildi?
Yöntem ne ? Devlet vakarınızı inciten bir şey var mı ?
Kiminiz halkın nabzını tutmak niyetinde. Halkın nabzı ise merak edilen, bunu çok daha bilimsel yöntemle yapabilecek araştırma şirketleri varken, size niye gerek görüldü ?
Yok amaç barışın güzelliğini anlatmaksa, siz bu kadar nitelikli kişiler , halkınızın gerçekten böyle bir telkine muhtaç olduğunu mu sanıyorsunuz ?
Demek ki nabız değil istenen, barışı anlatmaksa fuzulî! Peki ne kaldı geriye ? Halkınızı bilmediğiniz gelişmelere hazırlamak mı ? Böyle müphem şeylerin ikna edicisi durumuna düşmek sizi rahatsız etmiyor mu ?
Bazılarınızı ediyor olmalı ki, medyada ufaktan ufaktan sızlanışlarınız başladı. Biraz geç değil mi?
Sızlanmayanlar ise müsterih mi ?
“Oh oh bayağı akilce işler yaptık” mı diyorlar?
Bu soruların daha işin başında hatırınıza gelmemiş olması , mantığın çalışma ortamının serin olmadığını gösteriyor.
N’etsek ki aziz milletim? daha kurulurken en bilimsel, en insanî, en makul, uygarlık tarihi doğrultusuna en uygun bir uluslaşma çizgisine yönlendirilmiş aziz ulusum, n’etsek? Her kesimden katılımlar sağlayacağına güvendiğimiz yeni bir hareket mi başlatsak! (Bu yolda girişimler var.) Bu harekete iktidar kanadından katılım devede kulak olacağına göre, muhalefet kanadına mı güvensek! Yani zaten dağınık muhalefet, kendinden kopanlarla daha mı bir dağılsa!
Girişimcilerden tanıyıp, sevip , saydıklarımız var; matematiksel olarak en etkin sonucu sağlayacak şeyi yapıp, güçlerini en uygun bir partiye yığacaklarına, oralardan yapacakları transferlerle ne büyüklüğe varırlar ve de oyları tırtıklananlar ne miktar ufalırlar, hesapladılar mı?
Yoksa oradaki mantık da mı yüksek ateşli?