Hümanist kültüre açılan küçük bir pencere

OKUMALIK
Eski Yeni Şairlerden Üçer Şiir
Ben sevdayı gözünden bilirim!
Ölünce üşümez insan
Seni çok özledim Mandelya’m .
Uzansam Todori’ye dostlarla biraz içsem,
    En güzeli içmeden sarhoş olsam

NECDET ERSOY

BAŞ SAYFA  DÜŞÜNCE ODASI  MAVİPENCERE   GÖZLEMEVİ   ARKABAHÇE   IŞIKLIYOL
                 Alıntılık      Belgelik   Yarenlik   Okumalık ‎   Bakmalık   Gezinmelik

SESSİZLİK SENFONİSI

Ne bir esinti var ne de uçuşan bir yaprak
Güneş gitmiş çoktan uyumuş toprak
Öyle sessiz ki şu saatler bu koy bu körfez
İlahi bir beste bu sessizlik sanki
Duyamadığımız...
Hissediyorum bin bir saz çalınıyor gece faslında,
Bunlar bilinen o güzel nağmenin tınısı aslında.
Ta uzaklardan
Belli belirsiz fısıltılar duyuyorum,
Evet yorgun dalgaların kumlarla vuslat sesi bu,
Ya da uykusunda iç çeken bir meleğin nefesi bu.
Bir de mehtap yansıyor denizden,
Deniz sarıya boyanmış gibi ışıl ışıl
Yorgun balıklardan hiç ses yok,
Belli ki uyuyorlar mışıl mışıl.
Herkes, her şey böyle uykudayken,
Hep sessizlik çalsın bu körfezde.
Bir daha çalsın bu senfoni bir daha ve bir daha,
Çalsın ki duyuyor musun bu besteden başka bir ses?
Bu sessizliği bir daha bir daha solusun herkes...

PUSLU RAKI BARDAĞI

Kızıp bazen kendimle dalaşırım,
Bazen azar, nefsimle savaşırım.
Ben, akan sele, esen yele karışırım,
Kendime küser, kendimle barışırım.
Bazen puslu bir rakı bardağı,
Olmaya başlar sanki dert ortağı.
Ama kesmez ne bardak ne şişe,
Yalnızlıkta, yaramaz bunlar işe
Kendim yine, kendime dönerim,
Ben bana söylerim, beni dinlerim...

TANRI'YLA SOHBET

Geçen yılımız kötü geçti Tanrı’m
Hep mesai yaptı bir meleğin
Hani o en korkunç olanı
Hani şu elinde tırpan olanı Tanrı'm.
Nasıl melekse.
Korona deyip çok can aldı bizden.
Ses etmedik ama kızdık içimizden.
Hani isyana girmesin,
Ama sinirlendik, işte.
Artık epey yorulmuştur derken
Nerden bulundu geldi bilmem.
Biz onu cana doydu sanıyorduk
İçin için seviniyorduk.
Niye hep biz diyorduk
Niye hep biz, niye bizim dünya
Evrende bunca boşluk varken
Gitseydi ya Merih'e Jüpiter'e
Baksaydı şu karadeliklere
Hala delik mi onlar, hala kara mı?
Tanrı'm yoksa mesele para mı?
Bilirsin nasıl yürür işler bizde
Yok, mesele oruç, namaz ise,
İllaki gidilecek olan hicaz ise,
Sana borcumuz olsun Tanrı'm.
Bu ne şikayet böyle dersen;
Biliyorsun bizler hep mühendisiz
Namımız söylenir altmış ikiliyiz.
İllaki gidilecek olan hicaz ise
Sana borcumuz olsun Tanrı'm.
Bu ne şikâyet böyle dersen;
Biliyorsun bizler hep mühendisiz
Namımız söylenir altmış ikiliyiz
Elbet planlarımız var çizilmiş.
Torunlar var daha kep giyecek
Kep de neymiş deme
Şimdilerde
Takke out kep in
Dedim ya planlarımız var Tanrı'm.
Torunlarımız var gelin olacak
Gönüller mürüvvet ister elbet
Çok bir şey değil istediğimiz
Bizim istediğimiz biraz mühlet.
Hâsılı diyoruz ki şöyle beş on yıl
Süre uzatımı alsak
Başımızı kaldırıp
Şöyle ileriye baksak
İllaki taşınacaksak
Toplansak
Toplansak biraz.
Sana kalan borçlarımızı ödesek hep
Amel defterimiz sevap dolsa lebalep
Ne güzel olur...

KUM TANESİ

‎ Ben bir kum tanesiyim kumsalda.
Oysa önceleri bir dağ başında,
Koca bir kaya idim bin yaşında.
Derenin çağıltısı,
Suyun işveli şırıltısı,
Denizi göreceksin diye,
Baştan çıkardı beni.
Yuvarlandım
Yuvarlandım
Yuvarlandım...
Boyum bir hayli küçülmüş olsa da
Denizi gördüm sonunda.
Ben bir kum tanesiyim şimdi
Denizlerin koynunda.



TOPRAK

Ben toprağım,
Yüzüm göğe dönüktür benim.
Güneşi ya da bulutları gözlerim,
En çok da kar ve yağmuru özlerim.
Bereket bendedir hayat bende,
Hâlden hâle girerim günü gelende.
Bana düşer olgun meyveler,
Fidanlar bana dikilir hep,
Tohumlar bana ekilir,
Benden biçilir.
Yapraklar bana dökülür,
İnsanlar bana gömülür.
Ben toprağım...



RÜZGÂR

Üfler durur küllerimi bu rüzgâr
Bilmez ki altından ne çıkar
Belki bir yürek ama yanık
Belki bir kalp ama kırık
Yapma rüzgâr, etme
Bana da yazık...