BAŞ SAYFA  DÜŞÜNCE ODASI  MAVİPENCERE   GÖZLEMEVİ   ARKABAHÇE   IŞIKLIYOL
                            Alıntılık  Belgelik   Yarenlik   Okumalık ‎   Bakmalık   Gezinmelik

İLETİŞİM
Teoman Gönen (*)

İletişim, kısaca bilgi alışverişi demektir . İletişime bilgi üretme aktarma ve anlamlandırma sürecidir de diyebiliriz. İletişim insan yaşamının en önemli olaylarından biridir. Fizyolojik güdülerden sonra en önemli ihtiyaçtır. İnsanların toplum halinde yaşamalarının sebebi ve sonucudur. İnsan sürdürdüğü iletişimleri incelemek ve geliştirmek şansına da sahiptir. Canlılar içinde sadece insan, birbirinin rolüne girip, birbirleriyle empati kurabilir. Empatik anlayışa sahip olmak, çatışmaksızın iletişim kurabilmeyi sağlar. Ancak bu bir çaba gerektirir.
Bir insan karşısındakine akıl vermeden, onun düşünce ve duygularını anlarsa empati kurmuş demektir.


İletişimin en üst ve yararlı olanı, birbirine hükmetmeden birbirini anlamakla olur. Empati bir insanın kendisini karşısındakinin yerine koyması, onun duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlaması ve bunu ona iletmesidir. Sempatide ise bir taraftarlık söz konusudur. Sempatide duygu ve düşünceler paylaşılır, anlaşılmaz.
Bir bilgi kaynağından tek yönlü bilgi almaya enformasyon, karşılıklı bilgi alışverişine ise komünikasyon veya iletişim denir. İletişim sözlü veya sözsüz olabilir. Konuşma veya yazıyla iletişim sözlü iletişimdir. Sözsüz iletişim ise insanlar karşıdakine sesin şiddeti, niteliği, duraklamalar ve vurgulamalar ile mesaj verebilirler. Beden dili, baş sallayış, mekan kullanma, rozet, belirli kıyafetlere bürünmek karşıdakine verilen birer mesajdır.
İletişim çatışmalarında, karşısındakini yeterince dinlememek başlıca rol oynar. Herkesin bir doğrusu vardır onu anlatmaya çalışır.
Kişiler arası iletişimi daha iyi anlayabilmek için olaya bir de TRANSAKSİYONEL ANALİZ (kişiler arası etkileşim analizi) açısından bakabiliriz. Buna göre insan kişiliği üç bölümden oluşur.
  1. Ana baba benlik durumu: Diğer insanlara nasıl davranmaları gerektiği konusunda öğütler veya emirler verir.
  2. Çocuk benlik durumu: Kişiliğimizin az gelişmiş ve çocuksu yanıdır. Doğal çocuk kişinin fiziksel ihtiyaçlarını gözetir. Sopontandır. Eğitilmemiştir. Uyarlanmış çocuk ise bağımlı ve eğitilmiş çocuktur.
  3. Yetişkin benlik durumu: Kişiliğin akılcı yanıdır. Dış dünyadan ve yukarda belirttiğimiz diğer benliklerde gelen verileri kodlar, işler ve gerçekçi bir şekilde bir davranış biçimine varır.
Paralel iletişimlerde iletişim düzgün olarak sürer. Baba çocuğa “dişçiye gitmeye korkuyorum” dediğinde çocuk babasına şayet “korkma baba, yanında ben varım” derse iletişimde kopukluk olmaz. Kesişen iletişimler kopuklaşır. Erkek karısına “cüzdanımı gördün mü?” (yetişkinden yetişkine) dediğinde karısı “sen zaten her şeyini kaybeder, sonra bana sorarsın” (ebeveynden çocuğa) derse iletişim kopuklaşır.
Duygu ve davranışlarımızı yönlendiren düşüncelerimizi iki ana gruba ayırabiliriz.
  1. Gerçekçi düşünceler.
  2. Gerçekçi ve akılcı olmayan basma kalıp düşünceler.
Günlük yaşamımızı etkileyen kalıplaşmış düşüncelerden bazıları şunlardır:
  1. Aşırı genelleme: Mesela bütün aksilikler beni bulur, sen adam olmazsın gibi.
  2. Kutuplaştırma: Ya hep ya hiççilik. Mesela eski türk melodramlarındaki kişilikler.
  3. Kişiselleştirme: Üzerine alınma, kendi kendini suçlama.
  4. Mutlakacılık: ...meli, ...malı “herkes beni sevmeli, herkes bana güvenmeli” bu kafamızdaki kurallara başkasının da uymasını istemektir.
  5. Değiştirme gayreti: Başkalarını değiştirmeye hakları olduğunu düşündükleri halde, kendilerini değiştirmeye direnç gösterenler “ben aynı kalayım o değişsin” .
  6. Aşırı fedakarlık: Yukarıdaki maddede anlatılanın tam zıddıdır. Kendi isteklerini bir yana bırakıp başkalarının ondan istedikleri gibi davranmaya çalışmak, aşırı uyumlu olmaktır “saçını süpürge etmek” .
  7. Keşkecilik: Bu günümüzü çalan iki hırsız vardır. Geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız, geleceğe ilişkin kaygılarımız. T
  8. Toptancılık: Bir özelliği eleştirilince tüm kişiliği eleştirilmiş olarak algılamak.
Yukarıdaki kalıp düşüncelerden sıyrılırsak ve doğru kişilik benliklerimizle ilişki kurarsak insanlarla daha kolay ve sağlam şekilde anlaşırız..


Teoman Gönen (*) Bu yazıyı yıllar önce yazmış olan sevgili kardeşim Teoman Gönen ’i bu yıl sonsuzluğa yolcu ettik.‎‎(Tarih:27 Şubat 2016)
‎ Mülkiyede ben son sınıfta iken Teoman, Ayhan Erol ve Pekşen Tamdoğan ile birlikte (‎■‎) birinci sınıftaymış, ama orada yollarımız kesişmemişti. İlk tanışmamız Yedek Subaylığa ‎kabul ve askerlik sınıfını belirleme testleri sırasında olmuştu. (Haziran 1957 Ankara)
‎ Tesadüf ikimiz de o zaman Kâğıthane’de bulunan Yedek Subay İstihkâm Okuluna seçilmişiz. Bu güzel tesadüf ‎sayesinde yaklaşık altı ay süren okul dönemi benim için bir şiir-edebiyat-sanat-felsefe semineri gibi geçti. ‎İstihkâm Okulundan sonra da dostluğumuz devam etti. Çoğu zaman araya mesafeler girse de, ilişkimiz hiç ‎kesilmedi.
‎ Ne güzel sohbet eder, nasıl da tatlı tatlı tartışırdık.
Özgür düşünceli, çok geniş okumuş, erdemli bir hümanist ‎aydın ve candan bir dosttu. ‎ Dilerim ışıklar içinde yatsın. ‎
(‎■‎)‎Her iki kardeşimi de Teoman vasıtası ile tanımıştım. Zaten Teoman kardeşimi tanıyanların çoğunun ‎her ikisini de hiç olmazsa ismen tanıyor olabileceğini düşünüyorum.
‎ Bu web sitesinde Ayhan Erol’dan. bir yazı ‎Pekşen Tamdoğan ise iki şiir bulacaksınız.
Ne ‎yazık ki Pekşen Kardeşimi de, oldukça vakitsiz olarak, sonsuzluğa yolcu etmiş bulunuyoruz. (Tarih: 5 Nisan 2008)‎
NK ‎