| |
BAŞ SAYFA
DÜŞÜNCE ODASI
MAVİPENCERE
GÖZLEMEVİ
ARKABAHÇE
IŞIKLIYOL Alıntılık Belgelik Yarenlik Okumalık Bakmalık Gezinmelik |
VE HÜMANİST AYDINLAR. Başlıktaki Geleceğin Devleti deyimi iki açıdan aldatıcı sayılabilir: Geleceğin devleti deyimini bugün artık bilişim çevrelerinde çok yaygın biçimde kullanılan “elektronik devlet” deyimi yerine kullanıyorum. Elektronik sözcüğünü, meslek dışı kişilerde biraz kuru bir konudan bahsedileceği izlenimini doğuracağından korktuğum için kullanmak istemedim. Bu masum aldatma için özür diliyorum. Elektronik devlet, ya da artık yerleşmiş kısaltmayla e-devlet deyimini belki pek duymamışsınızdır. Ama benzer bir deyimi mutlaka duymuşsunuzdur: e-ticaret. Bu günlerde bu e harfi pek çok sözcükle beraber kullanılır oldu. Örneğin Bilişim Toplumu yerine biraz kapsamı değişik olmakla beraber, e-toplum denmeye başlandı. Daha başka e’lerin de olduğundan biraz sonra söz edeceğiz. Geleceğin Devleti deyimi daha önemli bir açıdan da aldatıcı sayılabilir. Çünkü e-devlet geleceğin değil neredeyse bugünün devleti haline geldi. Herhalde bu yargı cümlesini çok abartılı buluyorsunuzdur. Ama ben burada abartının çok az olduğunu düşünüyorum. İşte size ufak bir kanıt: 414 54 34 nolu telefonu çevirin. Yumuşak bir hanım sesinden şu sözleri duyacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı bilgi hattına hoş geldiniz Lütfen Aylık bağlama işlemleri için 1’e Hizmet borçlanması ve birleştirme işlemleri için 2’ye Sağlık ödeme işlemleri için 3’e Emekli ayliğı bilgileri için 4’e Ödeme işlemleri için 5’e Maaş hesaplatmak için 6’ya Sistemden çıkmak için 9’ a Basınız. 9’ a basıp sistemden çıkarken aynı ses size “Emekli Sandığı bilgi hattını aradığınız için teşekkür” edecektir. Internet’e bağlantınız varsa www. emekli. gov. tr adresinden de Emekli Sandığına ulaşabilirsiniz. < br> Bu günlerde kamu kurum ve kuruluşları aynen özel firmalarda olduğu gibi WEB sitesi yapmak telaşı ve yarışması içine girdiler. WEB sitesi olmayan kurum yakında kalmayacak. Tabi bu sitelerin hepsi sundukları bilgi ve hizmetler açısından ayni düzeyde değil. Ama ümit verici. Yakında resmî dairelerle ilgili her türlü bilgiyi ve bu dairelerin sundukları hizmetlerin bir kısmını Internet aracılığıyla sağlamak mümkün olacak. Ben bunun Devlet hayatında çok büyük değişiklikler getireceğine ve bizleri çok yakından ilgilendirdiğine inanıyorum. Bu noktada Başkan Clintonun imzası ile Beyaz Saray Basın Bürosu’ndan 17 Aralık 1999 tarihinde yayınlanan talimattan bir alıntı yapmak yararlı olacak: Benim Hükümetim tarafından sanal ortamda büyük bir bilgi serveti yaratılmış olmasına rağmen bugün hala adres değişikliğini bildiren basit bir dilekçe için bile kağıt ortamında bir sürü işlem yapılmaktadır. Ayrıca kamu oyununun bilinçlenmesi ve İnternet kullanımı arttıkça Devlet daireleri ile halkımız arasında sanal ortamdaki karşılıklı iletişim istemi artacağından kamu kurum ve kuruluşlarında basitleştirilmiş ve standart hale getirilmiş hizmetler gittikçe daha büyük önem kazanacakdır. Aynı zamanda kamu oyu, devlet daireleri ile sanal ortamdaki iletişime güven duymalı ve iş sahipleri ile ilgili mahrem bilgilerin saklı tutulacağından emin olmalıdır. Bu hususları dikkate alarak ►Yurttaşlarımızın mevcut kamusal bilgi ve hizmetlere tek aşamada erişebilmelerini, ►Daha iyi daha etkin kamu hizmeti üretilmesini ve ►İdarenin yurttaşlara hesap verme görevinin daha iyi yerine getirebilmesini Sağlamak amacıyla işbu muhtıra ile bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, uygun düşen durumlarda özel sektör de dahil olmak üzere, aşağıdaki önlem ve eylemleri yerine getirmelerini buyuruyorum. İzninizle bu “önlem ve eylem”lerden bir kaçını sizlere aktarmak istiyorum: font color=brown>
Örneğin, Ajans Frans Press’in 27 Şubat tarihli haberinde Fransız Parlamentosunun elektronik imzanın geçerliğini kabul etmeye hazırlandığı, yasa teklifi aynen kanunlaşırsa Medeni Kanuna ilave edilecek maddelerle, imza sahibinin kimliği belirlenmek ve imzanın doğruluğu garanti edilmek şartıyla, elektronik imzanın aynen elle yazılan imza hükmünü taşıyacağı bildirilmektedir. Bu alanda İngiltere, Kanada, Avustralya gibi ülkelerdeki gelişmeler daha ileri aşamalara gelmiştir. Hatta birçok yerde ufak çapta Sanal Ortam Demokrasi Platformları oluşturulmuş bulunmaktadır. Amerika’nın Minnosota, Avustralyanın Viktoryaeyaletlerinde Sanal Demokrasi deneyimleri yaşanmaktadır. Bu gelişmelerin sadece Bilgisayar ve Internet ile ilgili olduğunu da sanmamak lazım. Sayısal Televizyon ve cep telefonları devreye girmek üzere hatta bazı konularda girdi bile. Sanıyorum bu açıklamalar konunun önemini ve güncelliğini göstermeye yetecektir. Şimdi bu gelişmeler ne getirecek veya ne götürecek ona bakalım. Yalnız korkarım bundan sonra açıklamalar biraz daha teorik olacak. Önce Devletin tanımından başlayarak birey ve devlet ilişkisini bu ilişkide sivil toplum örgütlerinin veya gönüllü kuruluşların rolünü inceleyip geleceğe yönelik bir kaç öngörüde bulunmaya çalışacağım. Devlet Hukuki ve sosyolojik tanımları bir tarafa bırakırsak Devlet, Kamu kurum ve kuruluşlarının tümünü içine alan hukuksal yapıdır. Bu kurum ve kuruluşların her birinin Devlet içinde işlevleri vardır. Bu işlevleri yerine getirmek için mevzuat dediğimiz bağlayıcı metinler, bu kurum ve kuruluşlara yetkiler bahşetmiş ve görevler yüklemiştir. Bu yetkilerin kullanılması ve görevlerin ifa edilmesi için belli modellere göre örgüt yapıları oluşturulur. Bu örgüt yapısı içinde iş süreçleri ve işlem adımları tanımlanır. Personel profilleri belirlenir. e-Devlet e-Devlet de yukarda tanımlanan Devlet kavramındaki kimliğe aynen sahiptir. Fakat bir başkalaşma, (koza, tırtıl, kelebek benzeri bir başkalaşma) söz konusudur .
Bireyin Siyasal Kimliği Toplumun, matematikte kullanılan bir terimle bir küme olduğunu düşünürsek, Birey, toplum kümesinin bir elemanıdır. Bildiğimiz gibi bir kümenin bütün elemanları aynı değerdedir. Toplum yerine, toplumun örgütlenmiş şekli anlamında Devleti ele alırsak Devletin şekline göre bireyin sıfatının değiştiğini görürüz: Kişi Monarşik Devlette UYRUK, Cumhuriyette YURTTAŞ, Demokraside BİREY dir. Ya e-Devlet’te ? Biraz sonra bu soruya biraz açıklık getirmeye çalışacağım. Geçiş Klasik Devletten e-Devlete geçildiğinde, kamu kurum ve kurumları ile bütün bilgiler vatandaşların bilgisi dahiline girecek, bu kurum ve kuruluşlara yapılacak başvurular, hizmet talepleri kağıtsız bir ortamda gerçekleştirilecektir. Ancak Devlet, bireye yaklaşım biçimine göre, birbirinden tümüyle farklı kimliklere sahip olacaktır. Birey uyruk olarak görülürse, e-Devlet tarihteki en totaliter monarşilerden kat kat kuvvetli bir totaliter devlet olma imkanına sahip olacaktır. “Artık 1984 gerilerde kaldı, demek ki George Orwell yanılmış “ dememeliyiz. Bu ihtimal şimdi daha da kuvvetlenmiştir. Buna karşılık bireyi insan kabul eden e-Devlet’in, birey için bugünkü temsili demokrasiden de ileri bir rejim olması umudu vardır. Çünkü o zaman e-devlet Daha saydam Daha katılımcı Daha insancıl bir devlet olma imkanına sahip olacaktır. Bu kavramlar üzerinde biraz duralım. Saydamlık Bugünlerde sıkça kullanılan Saydamlık terimine IMF, Dünya Bankası, OECD gibi uluslararası kuruluşlar tarafından çok özel bir anlam verilmektedir. Saydamlık, kamu yönetiminde yolsuzlukları önleme çabası ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Transparency International adıyla yeni bir Hükümet Dışı Örgüt (NGO) ya da bizde yaygın olarak kullanılmaya başlayan terimle Sivil Toplum Örgütü kurulmuş, bu kuruluşun alt kuruluşları Türkiye dahil bir çok ülkede oluşturulmuştur. IMF ‘nin Web sitesinde yer alan bir belgeden anlaşıldığına göre azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere uluslararası finans kuruluşlarından alınan kredilerin verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine uygun olarak kullanılmasına kamu yönetimindeki yolsuzluklar önemli ölçüde mani olmakta, kredilerin geri dönüşü zorlaşmaktadır. Ayrıca satır aralarından benim çıkardığım bir başka husus var: Çok uluslu şirketler kendi aralarında anlaşarak kamu yönetimleri ile olan ilişkilerinde ve özellikle ihalelerde, rüşvet vermekten artık vaz geçmek kararı almışlardır. Çünkü bu alanda dürüst yöntemlerin uzun vadede bu şirketlerin menfaatlerine daha uygun olacağı anlaşılmıştır. Yolsuzluklarla mücadelenin bu şekilde yetkin ellere geçmesi sevindirici olmakla beraber burada saydamlık teriminin negatif anlamının ağır bastığı gözden ırak tutulmamalıdır. Pozitif anlamda Saydamlık kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerinin halk tarafından öğrenilmesine imkan sağlamaktır. Bu suretle bireyler gerçekleştirilen başarılardan gurur duyarak motive olacaklar ve katılımcılık ruhu gelişecek, bireylerin ve toplumun mutluluğu artacaktır . Katılımcılık e-Devlet’de geçekleştirilecek saydamlık, bireylerin ve toplumun kamu kurum ve kuruluşlarının çalışmaları hakkında güvenilir ve doğru bilgiler elde etmelerini sağlayacağı gibi bu çalışmalara çeşitli yollarla katkı vermelerine de imkan verecektir. Bu katkılar
İnsan> Bu yeni devlette birey temsili demokrasilerdeki yurttaş’ın da üstünde, insan adına layık olan ve liyakati devletçe kabul edilen bir varlıktır. Yalnız bu insan biraz farklılaşmıştır. Her türlü bilgiye kolayca ulaşabilen Devlet bireyleri, gerek kişisel yaşamlarında ve gerek Devletle olan ilişkilerinde daha dürüst davranmak zorunda bırakacak ve giderek dürüstlük yaygın bir nitelik haline gelecektir. Ayrıca bilgilenme, motivasyonu artıracak ve birey katılımcılık ruhuna ve kendi özgürlüğüne sahip olacaktır. Ayrıca artık insan Bilişim Teknolojisi araç ve yöntemlerini kullanma beceri ve yeteneğine sahiptir. Öyle ki homo sapiens’in bu yeni torununa, homo digitalus diyebiliriz. Bu suretle temsili demokrasiden Eski Yunan’daki, doğrudan demokrasiye benzer bir rejime, deyim yerindeyse dijital demokrasiye, yada başka bir deyişle, e-demokrasiye geçmiş olacağız. Gönüllü Kuruluşların Rolü> Burada gerek bu geçişin sağlanmasında ve gerek yeniden yapılanan devletin etkin olarak işlemesinde gönüllü kuruşların ( sivil toplum kuruluşlarının) rolüne eğilmek yerinde olacaktır. Bilindiği gibi dernek, vakıf, sendika, birlik, oda gibi sivil toplum örgütleri, belli bir amacı gerçekleştirmeyi isteyen bireylerden oluşan, ama bireylerden ayrı bir kimliğe ve hukuksal kişiliğe sahip bulunan ve toplum içinde tek tek bireylerden farklı ve yetkin bir işlevi olan topluluklardır. Burada anahtar sözcük sinergy veya ortaklaşa güçtür. Gönüllü Kuruluşların gerek e-devlete geçiş sürecinde ve gerek bu geçiş sağlandıktan sonra kendilerine biçilen role uygun bir faaliyet gösterebilmeleri için bugünkünden biraz farklı bir yapı ve anlayışa sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle aynen e-devlette olduğu gibi Daha saydam Daha katılımcı Daha insancıl Ayrıca Daha paylaşımcı Daha üretken Daha dayanışmacı örgütler olmalıdırlar. e-Devlette Gönüllü Kuruluşlar kendi kuruluş amaçlarına ek olarak, gerek kendi aralarında ve gerek Devletle birey arasında saydamlık, katılımcılık ve insancıllık ilkelerinin işlerlik kazanmasının en başta gelen araçları olmak görevini üstlenmelidirler. Bu görev o kadar önemlidir ki, e-Devlet en ideal biçimde kurulsa bile, bireylerle Devlet arasında Gönüllü Kuruluşlar aracılığı ile iletişim kurulamazsa, ancak Büyük Birader olmaya heveslenenlerin artmasına yol açar. Çünkü, seçim gibi doğrudan bireysel bir hak ve özgürlüğün kullanılması dışında, e-Devletin yaratacağı katılımcılık olanaklarından yararlanılması Gönüllü Kuruluşlar olmadan mümkün olamaz diye düşünmekteyiz. Aydın Kesimi Bu gelişme içinde aydın kesiminin ve aydınların durumu ve rolü ne olacaktır? Ya da ne olmalıdır? Kişisel olarak bazı görüşlerim var ama ahkâm kesmek yerine aklıma gelen bir kaç soruyu ortaya koymakla yetineceğim: ₪Aydın olmak sorumlu olmayı da gerektirir mi? ₪Bu bağlamda hümanist bir aydının topluma ve doğaya karşı gönüllü olarak üstlenmesi gereken ne gibi sorumluluk ve görevler vardır? ₪Hümanist aydınların Vizyonu e-devlete dönüşüm gerçekleştiğinde değişecek midir? ₪Bu vizyon daha mı yakın olacak, yoksa daha zorlaşacak mı? ₪e-develet hümanist aydınlara yeni görevler yükleyecek mi? ₪Bu gelişmeler hümanizm ve aydınlanma kavramlarında bir değişim meydana getirecek midir? |