| |
BAŞ SAYFA
DÜŞÜNCE ODASI
MAVİPENCERE
GÖZLEMEVİ
ARKABAHÇE
IŞIKLIYOL Alıntılık Belgelik Yarenlik Okumalık |
BİLİŞİMCİLER İŞE Neler oluyor?
Bilişim toplumu kavramı üzerindeki tartışmalar sürüp giderken, “e” harfinin önek olarak yer aldığı sözcükler yaygınlaşmaya başladı. Bu seriye son zamanlarda eklenen e-Devlet kavramı üzerinde biraz durmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Bu alanda başta ABD olmak üzere bir çok ülkede ilginç gelişmeler olmaktadır. Örneğin, ABD Başkanı Clintonun imzası ile Beyaz Saray Basın Bürosu’ndan 17 Aralık 1999 tarihinde bir genelge yayınlanmıştır. Bu genelgenin bir bölümünün özeti aşaüıdadır.
Devlet denilenHukuki ve sosyolojik tanımları bir tarafa bırakırsak Devlet, Kamu kurum ve kuruluşlarının tümünü içine alan hukuksal yapıdır. Bu kurum ve kuruluşların her birinin Devlet içinde işlevleri vardır. Bu işlevleri yerine getirmek için mevzuat dediğimiz bağlayıcı metinler, bu kurum ve kuruluşlara yetkiler bahşetmiş ve görevler yüklemiştir. Bu yetkilerin kullanılması ve görevlerin ifa edilmesi için belli modellere göre örgüt yapıları oluşturulur. Bu örgüt yapısı içinde iş süreçleri ve işlem adımları tanımlanır. Personel profilleri belirlenir. Ya e-Devlet ? E-Devlet de yukarda tanımlanan Devlet kavramındaki ögelere aynen sahiptir. Fakat bir başkalaşma, (koza, tırtıl, kelebek benzeri bir başkalaşma) söz konusudur.
Birey ve Devlet Birey toplumun bir ögesi olduğu için toplumdaki değişim ve gelişimler bireye yansır. Toplumun örgütlenmiş şekli olan Devletteki değişim ve gelişimler de bireyi etkileyecektir. Tarihsel açıdan baktığımızda Devletin şekline göre bireyin sıfatının değiştiğini görmekteyiz:: Birey
Yukarda tanımlanan e-Devlet, bireye yaklaşım biçimine göre birbirinden tümüyle farklı kimliklere sahip olacaktır. Birey uyruk olarak görülürse, e-Devlet tarihteki en totaliter monarşilerden kat kat kuvvetli bir totaliter devlet olma imkanına sahip olacaktır. “Artık 1984 gerilerde kaldı, demek ki George Orwell yanılmış” dememeliyiz. Bu ihtimal şimdi daha da kuvvetlenmiştir. Buna karşılık, kişiyi insan (birey) kabul eden e-Devlet’in, birey için, bugünkü temsilî demokrasiden de ileri bir rejim olması umudu vardır. Çünkü o zaman e-Devlet
Saydamlık Bugünlerde sıkça kullanılan Saydamlık terimine IMF, Dünya Bankası, OECD gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından çok özel bir anlam verilmektedir. Saydamlık, kamu yönetiminde yolsuzlukları önleme çabası ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Transparency International adıyla yeni bir Sivil Toplum Örgütü kurulmuş, bu kuruluşun alt kuruluşları Türkiye dahil bir çok ülkede oluşturulmuştur. IMF ‘nin Web sitesinde yer alan bir belgeden anlaşıldığına göre, azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere uluslar arası finans kuruluşlarından alınan kredilerin verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine uygun olarak kullanılmasına kamu yönetimindeki yolsuzluklar önemli ölçüde mani olmakta, kredilerin geri dönüşü zorlaşmaktadır. Ayrıca satır aralarından benim çıkardığım bir başka husus var: Çok uluslu şirketler kendi aralarında anlaşarak kamu yönetimleri ile olan ilişkilerinde ve özellikle ihalelerde, rüşvet vermekten artık vaz geçmek kararı almışlardır. Çünkü bu yol uzun vadede bu şirketlerin menfaatine daha uygun olacaktır. Yolsuzluklarla mücadelenin bu şekilde yetkin ellere geçmesi sevindirici olmakla beraber burada saydamlık teriminin negatif anlamının ağır bastığı gözden ırak tutulmamalıdır. Pozitif anlamda Saydamlık kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerinin halk tarafından öğrenilmesine imkan sağlamaktır. Bu suretle bireyler gerçekleştirilen başarılardan gurur duyarak motive olacaklar ve katılımcılık ruhu gelişecek, bireylerin ve toplumun mutluluğu artacaktır. Katılımcılık E-Devlet’de geçekleştirilecek saydamlık, bireylerin ve toplumun kamu kurum ve kuruluşlarının çalışmaları hakkında güvenilir ve doğru bilgiler elde etmelerini sağlayacağı gibi, bu çalışmalara çeşitli yollarla katkı vermelerine de imkân verecektir. Bu katkılar
Bu yeni devlette bireyler yine temsilî demokrasilerdeki gibi yurttaşın da üstünde, insan adına layık olan ve bu liyakati devletçe kabul edilen varlıklardır. Yalnız, bu e-devlette insan biraz farklı bir insandır. Öncelikle daha katılımcı bir ruha sahiptir. Ayrıca BİS araç ve yöntemlerini kullanma beceri ve yeteneğine sahiptir. Öyle ki homo sapiens’in bu yeni torununa, Bilişim Kurultayında kullanılan bir terimle homo digitalus diyebiliriz. Bu suretle temsilî demokrasiden eski Yunandaki, yalnız asilzadeleri içine alan, doğrudan demokrasiye benzer bir rejime, deyim yerindeyse digital demokrasiye, yada başka bir deyişle, E-DEMOKRASİye geçmiş olacağız. STÖ’nün Rolü(**) .. Burada gerek bu geçişin sağlanmasında ve gerek yeniden yapılanan devletin etkin olarak işlemesinde sivil toplum örgütlerinin rolüne eğilmek yerinde olacaktır. Bilindiği gibi dernek, vakıf, sendika, birlik, oda gibi sivil toplum örgütleri bireylerden oluşan, ama bireylerden ayrı bir kimliğe ve hukuksal kişiliğe sahip bulunan ve toplum içinde tek tek bireylerden farklı ve yetkin bir işlevi olan topluluklardır. Burada anahtar sözcük sinerji veya ortaklaşa güçtür. STÖ’ lerin gerek e-Devlet’e geçiş sürecinde ve gerek bu geçiş sağlandıktan sonra kendilerine biçilen role uygun bir faaliyet gösterebilmeleri için bugünkünden biraz farklı bir yapı ve anlayışa sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle aynen e-Devlet’te olduğu gibi
e-Devlet’te STÖler kendi kuruluş amaçlarına ek olarak, gerek kendi aralarında ve gerek Devletle birey arasında saydamlık, katılımcılık ve insancıllık ilkelerinin işlerlik kazanmasının en başta gelen amaçları olmak görevini üstlenmelidirler. Bu görev o kadar önemlidir ki, e-Devlet en ideal biçimde kurulsa bile, bireylerle Devlet arasında STÖ’ler aracılığı ile iletişim kurulamazsa, ancak Büyük Birader olmaya heveslenenlerin artmasına yol açar. Çünkü, seçim gibi doğrudan bireysel bir hak ve özgürlüğün kullanılması dışında, e-Devletin yaratacağı katılımcılık olanaklarından yararlanılması STÖler olmadan mümkün olamaz diye düşünmekteyiz. Seferberlik Yukardaki açıklamaların satır aralarından anlaşılacağı gibi, e-Devlet’deki kamu kurum ve kuruluşlarının bireyler ve STÖ’ler ile ilişkisinde arayüz olarak Internet’in kullanılması kaçınılmaz olacaktır. Ama İnternet sadece bir arayüzdür ve Internet bu bağlamdaki tek arayüz değildir. Etkileşimli telefon bankacılığını hatırlayınız. Ayni yaklaşım, T.C. Emekli Sandığı gibi, bazı kurum ve kuruluşlar tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. (***) .. Burada asıl önemli nokta şudur: Arayüzün arka planında yer alan örgüt yapısı ve iş süreçleri Bilişim ve İletişim Sistemlerine oturtulmadan, bu arayüz fazla bir yarar sağlamayacaktır. E-Devlette , bütün kişilerin biraz bilişimci olacağına yukarda değinilmişti. Ancak e-Devlet’e geçiş sürecinde bütün yük profesyonel bilişimcilerin omuzlarına yüklenecektir. Ülkemizde yıllarca önce başladığı halde bir türlü etkin olarak uygulamaya konulamamış olan pek çok bilişim projesinin sorunlarını daha yakından irdelemek bu bağlamda yaşamsal bir önem kazanmaktadır. Bu yüzden, Yetkin devletlerdeki gelişmelere ayak uydurabilmek için seferberlik ilanının gerekli olduğuna inanıyorum. Çünkü bu gelişmeler ülkemizin geleceği için tam bir meydan okuma niteliğindedir. Bilişimciler bu büyük meydan okumayı yanıtlamak görevinin ve onurunun, herkesten çok, kendilerine düştüğünün bilincine varmak ve bu onuru hak etmek zorundadırlar.
(*)Bu yazı 9.6.2001 tarihinde kaleme alınmıştır.▲ |