Hümanist kültüre açılan küçük bir pencere






ALINTILIK
Dünden bugüne kalan
Açıklama, Bildiri, Konuşma, Söylev v.s.


RecepTayyipErdoğan
RecepTayyip
Erdoğan'ın
Cumhrbaşkanı Seçilmesi Üzerine
AKP Binasından yağtığı                               

Balkon Konuşması (*).              

11 Ağustos 2014                           

  BAŞ SAYFA DÜŞÜNCE ODASI  MAVİPENCERE   GÖZLEMEVİ   ARKABAHÇE   IŞIKLIYOL   DÜNYA GÖRÜŞÜ
                          Alıntılık      Belgelik   Yarenlik   Okumalık ‎   Bakmalık   Gezinmelik

Selam ‎

Kardeşlerim, aziz milletim, sevgili vatandaşlarım; sizleri bu tarihi günde demokrasinin ve milli iradenin bu ‎zafer gecesinde en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum.
‎ ‎

Dua ‎

Cumhuriyet tarihimizde ilk kez gerçekleşen, halkoyuyla Cumhurbaşkanlığı seçiminin ülkemize, milletimize, tüm ‎dost ve kardeş ülkelere hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
‎ ‎

Teşekkür ‎

Şahsımı Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak tayin eden aziz milletime buradan şükranlarımı ‎sunuyorum. Sandık başına giden her bir kardeşime teşekkür ediyorum. Bize oy versin ya da ‎vermesin, oyunu kullanan, bu tarihi günde tarihin yapılmasına ve yazılmasına katkıda bulunan her bir ‎vatandaşıma teşekkür ediyorum.
‎ Yurt dışında bütün zorluklara rağmen sandığa gidip bu tarihi seçimde ilk kez oy kullanan kardeşlerime, gümrük ‎kapılarında oy kullanan kardeşlerime huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
‎ ‎81 vilayetimizde bize hayır duaları eden kardeşlerime bugün buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
‎ Dost ve kardeş ülkelerden bizlere hayır dualarını gönderen, özellikle de bugün Avustralya’dan Amerika’ya, Güney Afrika ‎Cumhuriyeti’nden Bosna Hersek’e, Japonya’dan Almanya’ya kadar Türkiye için, milletin adayı için dualar eden tüm gönül ‎dostlarına teşekkür ediyorum.
‎ ‎

Anlam ve Kapsam

‎ Kardeşlerim, bugün bu seçimi kazanan sadece Recep Tayyip Erdoğan değildir. Bugün milli irade bir kez daha ‎kazanmıştır. Bugün demokrasi bir kez daha kazanmıştır. Bugün şahsıma oy verenler kadar şahsıma oy vermeyenler de, ‎sevenlerimiz kadar sevmeyenlerimiz de kazanmıştır. Bugün 77 milyon 81 vilayet kazanmıştır. Hiç kuşkusuz bugün yeni ‎Türkiye, büyük Türkiye, öncü Türkiye kazanmıştır.
‎ Kardeşlerim, sadece Türkiye değil bugün Bağdat da, İslamabat da, Kabil, Beyrut, Saraybosna, Üsküp de kazanmıştır. ‎Bugün Şam, Halep, Hama, Humus, bugün Ramallah, Nablus, Eriha Gazze, Kudüs de kazanmıştır.
‎ ‎

Teşekkür ‎

Kardeşlerim, bugün 77 milyon kadar, yeryüzünde aziz milletimizin kardeşleri, dostları, kader arkadaşları, ‎gönüldaşları da kazanmıştır. Sevincimize ortak olan herkese, bugün buradaki, bu büyük alandaki coşkuyu şehirlerinde, ‎ülkelerinde, gönüllerinde yaşayan herkese özellikle tek tek teşekkür ediyorum.
‎ Herkese buradan selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. o meydanlardaki mitinglerimizde Ramazan demediniz, sıcak ‎demediniz, oruç demediniz ve meydanlarda bizimle aynı coşkuyu paylaştınız, kapı-kapı dolaştınız, milletin adamına oy ‎istediniz; size ne kadar teşekkür etsem azdır.
‎ ‎

Fatiha ‎

Kardeşlerim, aziz milletim; 1 Temmuz’da adaylığımız açıklandığında bunun bir Fatiha olduğunu söylemiştik. Evet, ‎bugün Türkiye ve milletimiz adına kutlu bir Fatiha’yı, yani kutlu bir açılışı hep birlikte idrak ediyoruz. Bugün bir dönemin ‎kapılarını kapatıyor, artık yeni bir döneme doğru ilk adımı atıyoruz.
‎ ‎3 Kasım 2002’de milletin partisinin iktidara gelmesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’yle millet kucaklaşmıştı. Bugün ‎milletin doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanı ile artık Çankaya ile millet arasındaki tüm engeller ortadan kalkmıştır. Çankaya ‎halkıyla bütünleşmiştir. Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” öğüdü bugün tam manasıyla tecelli etmiştir. ‎Uzun yıllar boyunca demokrasinin üzerinde bir vesayet aracı olarak muhafaza edilmeye çalışılan Çankaya, bugün ‎itibariyle milli iradenin tam egemenliği altına girmiştir. Sahibi millet olan devletin parlayan yıldızı bizzat millet ‎tarafından artık ehline emanet edilmiştir.
‎ Evet, bugün tarihi bir gün, bugün devletin milletle muhabbetle kucaklaştığı gün. Bugün ceberut, zorba, kibirli, milletine ‎tepeden bakan devlet anlayışının son kırıntılarının da ortadan kalktığı, şefkatli, kucaklayan, milletiyle var olan, ‎milletiyle güçlenen devlet anlayışının zafer kazandığı gün.
‎ ‎

Birlik, Beraberlik ‎

Kardeşlerim, artık devletin ve milletin iki ayrı istikameti bulunmuyor. Bugünden itibaren devlet ve millet aynı ‎istikamete bakıyor.
‎ Kardeşlerim, bir olarak aynı rotada yürüyor. Kardeşlerim, 12 Eylül 2010 tarihinde yüzde 58 oy oranıyla kabul edilen ‎Anayasa değişikliği 12 Eylül darbesinin izlerini hatırlayın, silmişti. Bugün ise 27 Mayıs 1960 parantezi artık ‎kapanmıştır. 27 Mayıs’ın bir vesayet aracı olarak Türkiye’ye dayattığı cumhurbaşkanlığı anlayışı artık tedavülden ‎kalkmıştır. Biz 13 yıl önce 14 Ağustos 2001’de AK Parti’yi kurarken ne demiştik? Menderes gibi yeter demiştik, yeter ‎söz milletindir demiştik. Ama bir şey daha ilave etmiştik. Yeter, söz de milletin, karar da milletindir demiştik. İşte ‎şimdi söz de, karar da milletin uhdesine geçti. Aracılar vasıtasıyla cumhurbaşkanı seçmediniz, bizzat kendiniz seçtiniz; ‎önemli olan burası.
‎ Kardeşlerim, millet sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, sadece Hükümeti tayin eden değil ‎Cumhurbaşkanını da tayin eden bir gücü eline geçirmiş, Türkiye’nin istikametini artık kendisi bizzat belirlemeye ‎başlamıştır. Biliniz ki bugün dünden çok daha iyidir. Emin olunuz yarınlar bugünden çok daha iyi olacaktır. Zira ‎bugün Türkiye’nin gücüne güç katılmıştır. Bugün 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 hedefleri artık çok daha yakınımıza ‎gelmiştir.
‎ ‎

Nasıl Başladı, Nereye Geldik ‎

Kardeşlerim, bundan 13 yıl önce AK Parti’yi kurduk, Rabbime ne kadar hamd etsek azdır, 9 seçimine girdik, 9 ‎seçimin her birinden zaferle çıktık. Ve dikkat ediyor musunuz? Oylarımız hep yükselerek sandıklardan çıktık. Hemen ‎hemen her seçimde bir balkon konuşması yaptım, aziz milletime seslendim, her bir balkon konuşmamda gönül diliyle ‎konuştum. Aziz milletimize her bir seslenişimde akıldan ziyade kalbin ve vicdanın kelimeleriyle seslendim. Kardeşlerim, ‎meydanlarda mikrofonların önünde balkonda ne söylediysem 12 yıl boyunca hep söylediğimin arkasında durdum. Sözüme ‎vefanın mücadelesini verdim. Kardeşlerim, bu 9. seçim konuşmamda da gönlümün, ruhumun, vicdanımın hissiyatını ‎sizlerle aktarıyorum. İşte onun için bütün kalbimle ve bütün samimiyetimle söylüyorum ki; milletimiz içinde, 77 milyonun ‎her bir ferdi içinde bu seçimin mağlubu yoktur. Milletimiz içinde bu seçimin kaybedeni ‎yoktur. Kaybeden vardır, statüko kaybetmiştir. Elbette vesayet bugün en büyük mağlubiyetini yaşamıştır. ‎Elbette kirli siyaset ve siyaset dışı güç odakları bugün ibretlik bir ders almıştır. İnanıyorum ki muhalefet bugünden itibaren politikalarını gözden geçirecek ve yeni Türkiye ile örtüşen bir muhalefet ve ‎siyaset tarzı bugünden itibaren inşa edilecektir. Ancak bize oy vermeyenler, bizi onaylamayanlar, bizi sevmeyenler bu ‎seçimin mağlubu değildir, bugün onlar da kazanmıştır.
‎ ‎

Yeni Süreç ‎

Kardeşlerim, gönülden ifade ediyorum; bugün yeni bir toplumsal uzlaşma sürecini hep birlikte başlatalım ‎diyorum. Eski tartışmaları, eski Türkiye’de bırakalım istiyorum. Gerilimleri, çatışma kültürünü, sanal sorunları eski ‎Türkiye’de bırakalım istiyorum. Kardeşlerim, biz her adımda kendi iç muhasebemizi yaptık. Kardeşlerim, yeni Anayasa ‎dedik değil mi? Kardeşlerim, 326 milletvekiliyle Anayasa Uzlaşma Komisyonunda 3 kişiyle temsil edilmeyi kabul ettik. 3 ‎diğer partinin toplamı 220 milletvekiliydi, onlar ise 9 kişiyle temsil edildi. Biz neden bunu yaptık? İstedik ki derdimiz ‎bağcıyı dövmek değil üzümü yemekti. Ne yazık ki başarılı olamadık, neden? Çünkü uzlaşma olmuyordu. Ve en sonunda ‎Meclis Başkanı açıklamasını yaptı. Burada bir şey vardı. Uzlaşma, kendi inandıklarını karşıya dayatma değildi. 47 ‎maddede uzlaşıldı, altında imzalar var, daha sonra 60 madde oldu, uzlaşıldı, altında 4 siyasi partinin imzaları var. Hadi ‎gelin bunu çıkaralım dedik yanaşmadılar. Üzüntüm var, böyle olmaz. Türkiye’de muhalefet siyaha ‎beyaz deme sanatı değildir, beyaza siyah deme sanatı değildir, onun için inanıyorum ki muhalefet de kendisini çek ‎edecektir.
‎ ‎

Özeleştiri veya Övünme‎ ‎

Kardeşlerim, bu kardeşiniz Beyoğlu Gençlik Kolları Başkanı olduğum günden bugüne kadar her başarının ve her ‎başarısızlığın ardından kendi kendini hesaba çeken bir kardeşinizdir.
‎ Kardeşlerim, başarısız olduğumuz alanlarda kendimizi sorguya çektik. Başarılı olduğumuzda da asla ve asla kibrin ‎tuzağına düşmedik. 40 yıla yaklaşan siyasi mücadelemiz bizim bu anlayışımızın şahididir. Yanlış yaptığımızda hiç ‎gocunmadan yanlışımızı ifade ettik ve üzerine gittik. Değişimden, tekamülden hiçbir zaman çekinmedik. Türkiye’nin ‎gerçekleriyle, milletimizin gerçekleriyle ortak akıl ve ortak değerlerle örtüşmeyen her meselede kendimizi sorguladık ‎ve değişim mücadelesi verdik. Bize yaşatılanların, bize dayatılanların, bize kısıtlanan, bize yasaklananların başkalarına ‎yapılmaması için azami dikkat, azami hassasiyet gösterdik. Hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmedik. Hiç kimsenin ‎değerlerini tahkir etmedik. Kimliklere, kültürlere, inançlara hor gözle bakmadık. Bize oy verenleri yücelten, bize oy ‎verenlere hizmet götüren, oy vermeyenleri terk eden tahkir eden bir siyasi anlayışımız hiçbir zaman olmadı. Bunu ‎sadece sözle değil eylemlerimizle, fiiliyatımızla da ortaya koyduk. İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum ‎dönemde bunu eylemlerimizle, icraatımızla ortaya koyduk. 12 yıllık iktidarımız süresince bunu sözümüzle, fiiliyatımızla, ‎samimiyetimizle ortaya koyduk. 81 vilayetin tüm belediyelerine istisnasız adil bir şekilde Hazine payı verdik, Maliye’den ‎aynı şekilde. Kardeşlerim, muhalefette olduğumuz zaman bizim neler çektiğimizi biz biliriz.
‎ Kardeşlerim, bugün şunu bütün samimiyetimle söylüyorum; milletimin bunu takdirine bırakıyorum. Bize diktatör ‎diyenler, lütfen kendi muhasebelerini yapsınlar. Bize otoriter diyenler, lütfen kendi muhasebelerini yapsınlar. Bizi tek ‎adam olmakla, baskıcı olmakla, mahalle baskısı yapmakla itham edenler lütfen kendilerini samimiyetle sorgulasınlar. ‎Kendilerini seçkin kendileri dışındakileri sıradan görenler, kendilerini eğitimli başkalarını cahil görenler, kendilerini ‎bilinçli başkalarını cahil görenler lütfen vicdan muhasebesini yapsınlar. Siyasi tarihimiz boyunca söylediklerimize ‎baksınlar, siyasi tarihimiz boyunca özellikle de yetki aldığımız dönemlerde yaptıklarımıza baksınlar. 12 yılda Türkiye’ye ‎kazandırdıklarımıza baksınlar. Lütfen ellerini vicdanlarına koysunlar ve kararlarını öyle versinler. Biz hepimiz aynı ‎vatan toprakları üzerinde yaşıyoruz. Hepimiz 77 milyon aynı bayrağın gölgesi altında geleceğe yürüyoruz. Milletimiz bir, ‎bayrağımız bir, vatanımız bir, devletimiz bir.‎ ‎

Aynı Vatan, Aynı Tarih, Aynı Kültür

‎ ‎Kardeşlerim, hepimiz aynı ecdadın, aynı kültürün ve aynı medeniyetin ve aynı tarihin evlatlarıyız. Siyasi ‎görüşlerimiz farklı olabilir, yaşam tarzlarımız farklı olabilir, inançlarımız, mezheplerimiz, değerlerimiz, etnik köken ve ‎dillerimiz farklı olabilir. Ama biz, hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız. Hepimiz bu ay-yıldızlı bayrağın gölgesi altındayız. Her ‎birimiz bu devletin sahipleriyiz. Müslüman, Hristiyan, Musevi, Süryani, Ezidi’den önce Türkiyeli vardır. Alevi’den, ‎Sünni’den önce Türkiyeli vardır. Türk, Kürt, Arap, Laz, Gürcü, Boşnak, Çerkez, Roman, Pomak’tan önce, Rum, Ermeni’den ‎önce Türkiyeli vardır. Bugünden itibaren yeni bir toplumsal uzlaşma anlayışıyla farklılıklarımızı zenginlik olarak ‎görerek, ama farklılıkları değil ortak değerlerimizi öne çıkararak yeni bir istikbali inşa etmek istiyorum.
‎ ‎

Muhalefetin Korkutma ve Kutuplaştırma Siyaseti‎ ‎

Bugün her birimiz kendimizi vicdan muhasebesine tabi tutalım. Bugün muhalefetin korkutma, kutuplaştırma ve ‎gerilim siyasetini bir kez daha sorgulayalım. Bugün bir kısım medyanın pompaladığı korku ve kutuplaştırma siyasetini bir ‎kez daha samimiyetle sorgulayalım diyorum.
‎ Kardeşlerim, inanın bu sorgulamayı samimiyetle yaparsak Alevi’nin de, Sünni’nin de, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, ‎Abhaza vesaire, hepsinin, başörtülü, başı açığının da ne kadar ortak yanı olduğunu daha iyi göreceğiz. Şu anda ben ‎karşımda başı örtülüyü de görüyorum, başı açık kardeşlerimi de görüyorum. İşte bunun adı vahdette kesrettir, yani ‎çoklukta birlik bunu başarmaya mecburuz, bunu halletmeye mecburuz. Bayrağımız bir, İstiklal Marşı’mız ‎bir, dağlarımız-nehirlerimiz bir, türkülerimiz, şarkılarımız, acılarımız, sevinçlerimiz bir. Bizim sadece tarihimiz değil ‎bugünümüz, yarınımız, kaderimiz bir. Bırakalım aracıları, bırakalım tercümanları, bırakalım fitne ve nifak odaklarını ‎birbirimizin gözüne bakalım gözüne. Birbirimize gönlümüzü açalım, birbirimize gönül diliyle konuşalım. Farklı bir ‎Türkiye’yi gelin hep birlikte kuralım, güçlü bir Türkiye’yi gelin hep birlikte kuralım. Ortaya çıkan sonuçlar da çok net ‎gösteriyor ki uzlaşma çatıda değil, uzlaşma parti üst yönetimlerinde değil tabanda olmuştur. İstiyorum ki tabandaki bu ‎uzlaşmayı gelin beraber güçlendirelim, yaygınlaştıralım. Şu anda ekranları başında bizi izleyen 77 milyon tüm enerjimizi ‎daha güçlü, daha kardeş bir Türkiye için seferber edelim.
‎ ‎

Ekonomik Başarı ‎

Unutmayın 2002 sonunda 230 milyar dolar milli gelirle yola çıktık. Şimdi üç kattan fazlasıyla, dikkat edin, 820 ‎milyar dolara ulaştık. IMF’e 23,5 milyar dolar borçla devraldık. Borcu sıfırladık, şimdi IMF’e 5 milyar dolar borç ‎vereceğiz. Merkez Bankamız adeta boşaltılmıştı, 27,5 milyar dolar. Şimdi ise hamd olsun Merkez Bankamızın kasasında ‎‎133 milyar dolar var. Devletin borçlanma faizi yüzde 63’tü, şimdi tek haneli rakamda. Enflasyon yüzde 30’tu, şimdi tek ‎haneli rakamda. Kardeşlerim, Ziraat Bankası çiftçiye yüzde 59’la faiz veriyordu, yüzde 59 faizle kredi veriyordu. Halk ‎Bankası esnafa yüzde 46-47 faizle kredi veriyordu, şimdi bakıyorsunuz 4-5, 0-5 aralığına düştü. Nereden nereye.
‎ ‎

Birlik ‎

Bugün inşallah bu muhasebeyi yapma günüdür, kırgınlıkları unutma günüdür. Bugün demokrasi bayramında ‎küslükleri elimizin tersiyle itme günüdür. Bugün zihnimizdeki bariyerlerden arınma, önyargılardan kurtulma, dayatılmış, ‎öğretilmiş korkulardan sıyrılma günüdür. Bugün yeni bir Türkiye kurulurken yeni bir başlangıç yapma, yeni bir toplumsal ‎uzlaşmanın kapılarını aralama günüdür.
‎ ‎

Davamız ‎

Kardeşlerim, buradan paralel yapının tabanındaki ihlaslı, samimi, saf ve temiz kardeşlerime de bir kez daha ‎sesleniyorum. Onların da kendilerini ve kendilerine öğretilenleri, dayatılanları sorgulamalarını bir kez daha rica ‎ediyorum. İhlasla ve samimiyetle kendilerine yöneltecekleri her soru inanıyorum ki onların da bizi anlamalarını, bizim ‎mücadelemizdeki iyi niyeti görmelerini sağlayacaktır. Bizim davamız şahsi bir dava değil Türkiye davasıdır. Ulusal ‎güvenliğimizi kim tehdit ederse karşısında bizi bulacaktır; bunu da bilmenizi istiyorum.
‎ Bizim davamız medeniyet davasıdır, güçlü Türkiye, büyük Türkiye davasıdır. Paralel yapının tabanındaki her bir ihlaslı ‎kardeşimin bizimle aynı istikamete baktığını biliyorum. Aradaki ihanet çetesini, ihanet şebekesini, vatanı ve milleti için ‎değil başka ülke ve odaklar için çalışan yapıyı sorguladıklarında bariyerlerin, önyargıların kırılacağını çok iyi biliyorum. ‎Beşer şaşar. Lider bildiklerimiz, hoca, alim, gönül dostu bildiklerimiz zor zamanlarda maskelerini düşürüp içlerinde ‎olanı ortaya dökebilir. Bize bedduanın ve beddua edenlerin arkasından gitmek yakışmaz. Ah benim kardeşlerim, Hazreti ‎Ömer’in sorgulandığı bir dünyada hiç kimse sorgulanamaz değildir, buna şahsım da dair. Hiç kimse kusursuz, hatasız, ‎günahsız değildir.
‎ ‎

Paralel Yapı ‎

Kardeşlerim, paralel yapıya gönül vermiş kardeşlerim de bugün Türkiye’de yeni bir sayfa açılırken kendi gönül ‎dünyalarında yeni bir sayfa açsınlar istiyorum. Kardeşlerim, bugün yeni bir gündür, bugün Türkiye için bir milattır. ‎Bugün Türkiye’nin küllerinden doğuşunun, yeni Türkiye’nin kuruluşunun günüdür.
‎ ‎

Geleceğe Bakış ‎

Altını çizerek ifade ediyorum; şahsıma oy verenlerin değil 77 milyonun ‎Cumhurbaşkanı olacağım. 77 milyonu muhabbetle kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağım. Hayatım ‎boyunca yaptığım gibi, bütün siyasi mücadele sürecimde yaptığım gibi ülkesi, milleti, bayrağı için çalışan bir ‎cumhurbaşkanı olacağım. Bugün hiç kimse hüzünlenmesin, bugün hiç kimse kaybettiği ya da mağlup olduğu hissine lütfen ‎kapılmasın. Türkiye’nin önü dünden daha çok aydınlıktır. Milletin istikameti düne göre çok daha parlaktır. Devletin ve ‎milletin yıldızı düne göre elhamdülillah çok daha parlaktır.
‎ ‎

Teşekkür ‎

En başta bizi bugünlere eriştiren Rabbime bir kez daha sonsuz hamd-ü senalar ediyorum.Türkiye’nin 12. ‎Cumhurbaşkanlığı makamını şahsıma tevdi eden aziz milletime, şu anda bu meydanı hıncahınç dolduran, ekranları ‎başında bizi izleyen, dünyanın değişik ülkelerinde bizi izleyenlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Seccadelerinin ‎üzerinde, camilerde, evlerde, kuytularda mırıl mırıl bizim için dua eden kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. AK Parti ‎Teşkilatına, Genel Başkan yardımcılarımızdan, bakan arkadaşlarımdan tüm il başkanlarına, ta sandık müşahitlerine ‎kadar, Kadın Kollarımız, Gençlik Kollarımızdaki tüm kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum. Ve bu kampanyada ‎gerçekten şarkılarımıza kendi ruh dünyalarını katan sanatçılarıma huzurlarınızda özellikle teşekkür ediyorum.‎
‎ ‎

“Fatiha ”yı hak edenler ‎

Değerli kardeşlerim, tabii bu sanatçılarımızdan özellikle Murat Göğebakan: kardeşimi Hakk’a ‎uğurladık. Bu akşam da onu unutmam mümkün değil. Diyorum ki Hakk’a uğurladığımız Murat Göğebakan kardeşime hep ‎birlikte birer Fatiha gönderelim. Seçim kampanyasında bizimle beraber yürürken ebediyete intikal eden genç ‎kardeşlerim var, onlara birer Fatiha gönderelim, şehitlerimize birer Fatiha gönderelim.
‎ ‎
‎ ‎

Teşekkür
‎ ‎

Demokrasinin yücelmesine katkıda bulunan tüm siyasi partilere tek tek teşekkür ediyorum. Bize destek veren ‎başta CHP, MHP, HDP, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi’ne gönül vermiş kardeşlerim olmak üzere siyasi partilere ve ‎onların mensuplarına da teşekkür ediyorum.
‎ Duaları için Gazze’nin mazlumlarına teşekkür ediyorum. Hayır duaları için Suriyeli mazlumlara, muhacirlere teşekkür ‎ediyorum. İnşallah bu akşam itibariyle Gazze’deki yaralı kardeşlerimizi Türkiye’ye aktarmaya başlıyoruz. Buradaki ‎hastanelerimizde inşallah onları tedavi altına alacağız. Rabbim şifalar versin.
‎ Türkiye’yi barışın ve adaletin umudu olarak gören ve bizim için hayır temennilerinde bulunan her bir dostumuza, ‎kardeşimize teşekkür ediyorum.
‎ Bize bu toprakları, bu vatanı, bu bayrağı kutsal bir emanet olarak bırakan tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ‎yâd ediyorum.
‎ Rabbim, çıktığımız bu kutlu yolculukta yar ve yardımcımız olsun. Rabbim bizi mahcup etmesin. Rabbim ülkemizi, ‎milletimizi, kardeşlerimizi, dostlarımızı, insanlığı korusun, esirgesin diye dua ediyorum.
‎ Gözün aydın Türkiye, teşekkürler Türkiye. Allah’a emanet olasın Türkiye.
‎ Hazır mıyız? Hep beraber.
‎ TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DEVLET.
‎ Beraber yürüdük biz bu yollarda,
‎ Beraber ıslandık yağan yağmurda.
‎ Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda,
‎ Bana her şey sizi hatırlatıyor,
‎ Bana her şey Türkiye’yi hatırlatıyor.

‎ ‎

Dua ‎

Seçimlerimiz hayırlı olsun, yeni Türkiye’miz hayırlı olsun, Allah yar ve yardımcımız olsun.
‎ ‎

Davet ‎

Şimdi huzurlarınıza bu heyecanı bizimle paylaşmak üzere gelen Kırgızistan Devlet Başkanı Almazbek Atambayev’i ‎davet ediyorum.<

(*)Sayın Erdoğan Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine TBMM'de konuşma yapmadı. Mazbatayı aldıktan sonra kürsüde Cumhurbaşkanlığı yemini eden Erdoğan’ı Genel Kurul’da bulunan herkes ayakta dinledi. İstiklal Marşı’nın ardından kısa bir teşekkür konuşması yapması beklenen Erdoğan o konuşmayı yapmadı. Kürsüden ayrılarak Divana gitti ve Meclis Başkanı ile Divan üyeleri ile tokalaştı ve gelirken olduğu gibi yine Ayşenur Bahçekapılı eşliğinde Genel Kurul’dan ayrıldı.
14 Haziran 2018 seçiminen sonraCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de kendisi için düzenlenecek yemin törenine katılmak için Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden her zaman kullandığı makam aracıyla değil de sarayın özel günler için kullandığı limuzinle çıktı. TBMM'ye geldiğinde aracının üstüne güller dökülen Erdoğan, meclise girişinde TBMM Geçici Başkanvekilliği yapan AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü tarafından karşılandı. Erdoğan mecliste tören kıtasını selamladıktan sonra meclis şeref kapısına ilerledi. Türkiye’nin son başbakanı Binali Yıldırım’ın da aralarında olduğu çok sayıda AKP’li tarafından şeref kapısı girişinde karşılanan Erdoğan TBMM Genel Kurulu'na geçti. Erdoğan’a genel kurula geçişinde eşi Emine Erdoğan ve damadı Berat Albayrak da eşlik etti.
, Yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'te ‎düzenlenen törenle mazbatasını aldı. Erdoğan daha ‎sonra yemin etti ve yeni sistem resmen başlamış oldu. ‎Erdoğan yemin töreninin ardından yaptığı ilk ‎açıklamada, "Her şey gayet güzel oldu milletin önünde. ‎İnşallah bundan sonraki daha güzel olur" dedi.‎ Baş