Hümanist kültüre açılan küçük bir pencere

ALINTILIK
Dünden bugüne kalan
Açıklama, Bildiri, Konuşma, Söylev v.s.
Lvent_Kırca
LEVENT KIRCA'NIN
VEDA MEKTUBU



YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ TÖR ENİ

EKİM 2015
(*)-

-
Müzik: OLACAK O KADAR (**)

                    BAŞ SAYFA DÜŞÜNCE ODASI  MAVİPENCERE   GÖZLEMEVİ   ARKABAHÇE   IŞIKLIYOL
                          Alıntılık      Belgelik   Yarenlik   Okumalık ‎   Bakmalık   Gezinmelik


‎‘1974’de TRT ile girdim hayatınıza. O günden bu yana bayağ bir ‎zamanınızı aldım. 41 yıl… Yürekten teşekkür ederim, anılarınızda bana ‎yer açtığınız için.
‎ Hayatımda sayısız ödül aldım. Renk renk, biçim biçim. Altından olup da ‎bir şey ifade etmeyeni de var, tenekeden olup da paha biçilmezi de. ‎Aldığım ilk birkaç ödülü çalışma masamın üstüne koydum. Çalışacak yer ‎kalmayınca camlı bir dolaba koydum. Dolap isyan edince odamı onlara ‎tahsis ettim. Evi istila ettiklerinde ise sokakta kaldım. Arada bir onları ‎ziyaret ettiğimde hiç dertleri olmadığını gördüm. Üzerlerindeki toza ‎rağmen şikâyet edeni yoktu. Hepsi yerini biliyordu. Birbirlerine ‎saygılılardı. Hiç kavga etmediler. Birbirlerini yemediler. Bir arada ‎mutlu mesut geçindiler. Altından da olsalar, tenekeden de olsalar, ‎hepsi birer ödüldü. Hepsi eşitti.
‎ İki kardeş bir çorap yüzünden kavga edebilirler. Ama komşunun ‎çocuğu sorun çıkardığında iki kardeş birlik olur. Ev sahibi ile kiracı ‎arasında problem olduğunda, bina yıkılacaksa birlik olurlar. O öbürünün ‎tepesinden halı sarkıttığında kavga eden komşular, mahalle maçlarında ‎birlik olur.
‎ Hacısı, ateisti takımı gol attığında sarılır, ağlarlar. Düşman ülke sana ‎savaş açtığında ülke birlik olur. Toprağım dediğin adamın her işine ‎koşarsın. Memlekette yüzünü bile görmek istemediğin, başka şehirde ‎canın, memleketlin olur. Toprak aynı toprak, biraz tozlu, biraz killi. Su ‎aynı su, biraz berrak, biraz kireçli. İnsan olarak birbirimizi ‎sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi ‎gerekir?
‎ ‎Güzellikler paylaştıkça değerlenir, kötülükler çoğaldıkça ‎kanıksanır. Geçmişlerimiz ve benim jenerasyonumdaki insanlar için, ‎eskiler her zaman daha güzel gelmiştir insana. Daha sağlıklı, daha diri, ‎daha dertsiz gelmiştir. Daha adaletli, daha umutlu gelmiştir.
‎ Eski zamanlar, "Ah o eski zamanlar" ‎dır
Bu mektubumu sizlere değerli bir film festivali vesilesiyle yazıyorum. ‎O yüzden benim için yeri çok ayrı olan bir yönetmenden alıntı ‎yapmakta sakınca görmüyorum. Woody Allen'ın Midnight in Paris filminde zaman atlamaları vardır. Film ‎günümüzde başlar, basit ama fantastik bir yöntemle sürekli geçmişe ‎gider. Filmde o geçmiş dönemler içerisinde Ernest Hemingway, ‎Dali, Picasso, T.S. Elliot, Edgar Dega, Luis Bunuel gibi önemi ‎tartışılmaz insanlara rastlarız. Hepsi, hangi dönemde yaşıyor olurlarsa ‎olsun, kendi geçmişlerinin her zaman daha iyi olduğunu ve ona özlem ‎duyduklarını belirtirler. Hepsinin ağzından "Ahh, o ‎eski zamanlar" cümlesini bir kez duyarız. Filmin ana önermesi ‎ise sonunda en güzel ânın, içinde bulunduğun, yaşadığın an ‎‎olduğunu belirtir. Yaşadığımız şu an. Şu an. Elinizden YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜnü alıyorum.
‎ Ödül vermek onore etmektir. Almaksa onore olmak. Düşünüp, cesaret ‎edip, bir şeyi hayata geçirdiğinizde, birileri için değer görüyorsa, sizi ‎ödüllendirirler. Bunun karşılığı maddî karşılığından büyüktür. O işiniz ‎için ödül alırsınız. Yaşam boyu onur ödülü ise, yaşamda yaptıklarınızın, ‎varlığınızın ya da amacınızın topyekûn mükafatlandırılması gibidir. Bu ‎ödülün anlamı benim için çok büyük. Bu ödülü de eve götüreceğim. Ama ‎diğer ödüllerin arasında baş köşeye koymayacağım. Ödülsen ödüllüğünü ‎bil. Diğerleri neredeyse oraya, yanlarına koyacağım. O da onlarla ‎birlikte tozlanacak. Onlardan biri olacak. Yaşam boyu onur ödülü de ‎olsan, cumhuriyet altını da olsan, kimseye ayrı gayrı yapamam. ‎Diğerleri tozlu raflarda dururken, sana saray şeklinde dolap ‎yapmayacağım. Çünkü ödül de olsan, sana hak ettiğin anlamı veren ‎içinde bulunduğu dolabın büyüklüğü ya da şekli değil, bizim sana ‎verdiğimiz değerdir.
‎ İster misin şimdi böyle dedim diye, bu ödül beni mahkemeye versin? ‎Güzel şeyler paylaşabildiysek sizinle, ne mutlu bana. Benim ‎jenerasyonumda bir insan çabalarının meyvesini görememe durumuna ‎mı üzülmeli, yoksa daha kötülerini yaşamayacak olduğu için teselli mi ‎bulmalı şu an bilemiyorum. Yine Woody Allen, ‘’Bir ‎yönetmenin en büyük hatası, bu kötü senaryoyu çekerek adam ‎ederim demesidir’’ der. Siz de yönetmensiniz. Ailenizi yöneten, ‎işinizi yöneten.. Etrafınızı yöneten. ‘’Şu an’', yöneten.
‎ Birlik verip bu senaryoyu değiştirin ki, filminiz de iyi olsun. Dik durun... ‎‎Adil olun, sabırlı olun, enerjinizin sirayet ‎etmesine müsaade edin.
DAHA İYİ BİR DÜNYADA GÖRÜŞMEK ÜMİDİYLE.
‎ ATATÜRKLE KALIN,
‎                 CUMHURİYETLE KALIN,
‎                HOŞÇAKALIN!"


(*) Bodrum Türk Filmleri Haftası kapsamında Yaşam Boyu Onur Ödülü alan ‎Kırca, İstanbul’da devam eden tedavisi nedeniyle törene katılamamış, ‎yerine katılan oğlu Oğulcan Kırca, babasının tören için yazdığı mektubu ‎okumuştu.‎
Büyük Usta Levent 12 Ekim 2015 tarihinde bizlerden ayrldı.
(**) Bu giriş müziği Grup Gündoğarken tarafından bestelenmiş, jeneriğini Grup Gündoğarken ile birlikte Levent Kırca ve Oya Başar seslendirmiştir.